Bu çok klişe bir kavram tabi ki (biten yıla dönüp bakmak ve ehm şöyle olmuş böyle olmuş, yeni yılda şu kararları aldım bilmemne demek). Zira o klişeye şu klişeyle karşılık verilebilir “dünyanın güneşin etrafında keyfi bir noktadan başlayarak tamamladığı tur insanın hayatını neden etkilesin.”

Yani yeni yıl rezolüsyonu vs. yeni yıl rasyonelizmi.

İki klişeye de katılmıyorum. Bence bunların ortasında gri bir nokta var ve ben bu noktada olmayı tercih ediyorum.

Zamanı belirli parçalara bölmek, insanın zaman mevhumunu hissedebilmesine ve kafasında olayları daha rahat organize etmesine olanak tanıyor. Bu yüzden yıl, ay, gün, saat gibi kavramların ve bunların insanlar için duygusal bir şeyler ifade etmesine şaşırmıyorum.

Buna karşılık, yeni girilen yıla bazı hedeflerle falan girmek kafası bana çok makul ve mantıklı gelmiyor. Çünkü insan yaşadığı her saniye yeni deneyimlerden etkilenebilen ve karar değiştirebilen bir varlık. Koca bir yıl için şunu yapacağım bunu yapacağım kararı bence biraz fazla.

Ama şunu da yapmayı seviyorum. Biten yıla dönüp bakarak olan olayları hatırlamak, bu yılın bana neler getirdiğine/benden neler götürdüğüne veya bende bıraktığı izlere odaklanmak, bir nevi kendi tarihimi tekrar edip pekiştirmek gibi. Bunu günlük, aylık ya da quarter’lık yapmak kimsenin aklına gelmiyor ama nedense yıl bitiminde insanlar geriye dönüp bakmak akla geliyor.

2018 benim için epey güzel bir yıldı düşününce. Ekin’in hızla büyüdüğüne tanık olmak zaten yaşayıp yaşayabileceğimiz en büyük mucize. Artık bebeklikten çıkıp bizden biri olmaya başladığı yıl bana göre 2018 oldu mesela. 2 yaşına girmesine günler kalmışken, Ekin bir 2 yaş çocuğundan bekleyebileceğiniz aktiviteyi fazlasıyla sergiliyor (2 yaş sendromları dahil). Her alanda (özellikle çenebazlık) ciddi ilerleme kaydetmesi bizi şaşırttığı gibi çok mutlu ediyor. Buna, Ekin’in rönesans dönemi diyorum. Literatür, müzik, resim, spor ve bilimum alanda kıyasıya kendini geliştiriyor ve bazen yaptığı ya da söylediği bir şeyle “oha” dedirtiyor.

Ekin (1 yaşındayken ve Bugün)

Bunun dışında profesyonel olarak da oldukça iyi bir yıldı. Özellikle yılın en önemli olayı, uzun zamandır üzerine epey emek sarf ettiğim yüksek lisans diplomamı almamdı. Tabi bu diplomada sadece benim değil, Özge’nin ve hatta Ekin’in de emekleri var. Zaten bu yüzden diplomamı aldığımda, gol atan futbolcuların yaptığı gibi yüzüğümü öpüp bebek sallama hareketi yaptım (ama kimse görmedi o kalabalıkta).

Baran Tunç’un da uzun (!) süre emek verdiği diplomasını benimle aynı gün almış olması da ayrı bir denişik hikaye oldu.

Bundan sonra da işyerinde aldığım terfi, beni çok mutlu etti ve zaten işime yönelik sahip olduğum motivasyonu bir kat daha artırdı. 2018 iş anlamında zor başlamış olsa da insanın emeklerinin karşılığını alması ve takdir görmesi kadar güzel bir şey yok.

Bir diğer güzel olay da, sonunda kendi evimize taşınmamız oldu. Mayıs 2017’de Konutkent’ten aldığımız eve, Mart 2018’de taşındık. Şöyle söyleyeyim: bu aradaki dönemde usta whisperer oldum. Envai çeşit tesisat, fayans bilmemne işinden de anlar hale geldiğimi düşünüyorum. Eğer evinizde bu tür iş lazım olursa bana ulaşın. Size gereken en uygun ustayı bulup 1 saat içinde gönderebilirim.

Evimizi çok seviyoruz. 1,5 sene Maltepe’nin ara sokaklarında yaşadıktan sonra (mecburiyetten) site hayatı, temiz hava, sessizlik ve huzur bize çok iyi geldi. En çok da Ekin’e yaradı bu iş. Adımını atsan araba, asfalt ve çöp konteynırı olan bir yerden sonra adım başı park, yeşillik olan bir yerde çocuk büyütmek hem daha kolay hem de daha keyifli.

(To be continued…)

Kategoriler: Hayatİçgörü

DT

Random word generator.

0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar yer tutucu

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir